Avrupa’nın Ve Türkiye’nin Bir Numaralı Basketbol Koç’u: Zeljko Obradoviç
Gerek Fenerbahçe’li olmam ve gerekse basketbolle çok ilgilenmem nedeniyle iş hayatına ışık tutacak bir kimlik olarak KOÇ OBRADOVİÇ’i yakın mercek altına almış durumdayım. Maçlarda kendisini bir başka gözle izliyorum, hakkında detaylı bir araştırma yaptım. 10 kez Avrupa, 1 kez Dünya şampiyonu olmuş bu başarılı insanı takımını yönetirken nasıl bir tarz uyguluyor diye incelemek lazım.
Obradoviç başarılı bir koçta ya da yöneticide olması gereken 6 tip yönetim tarzının hepsini durumsal olarak başarıyla uyguluyor. Hiçbirisinde sabit kalmıyor:
Dayatmacı stil: “Ben ne dersem o olur” şeklinde tanımlanabilecek bu stil özellikle önemli karar anlarında, kriz durumlarında yöneticinin kullanması gereken stildir. Obradoviç’i maç molalarında izlerseniz, herkese ne yapacağını dikte eden, kimsenin ağzını açmasına izin vermeyen ve sadece kendisine ve direktiflerine odaklanılmasını isteyen bir formatta göreceksiniz. Çünkü molalar basketbol oyununun strateji ve taktiklerinin belirlendiği kritik anlardır.
Demokratik stil: Ekip üyelerine karar alma hakkı tanıyan demokratik liderler söz konusudur. Ekipsel esnekliği ve sorumluluk alma bilincini yerleştirip yeni ve taze fikirlere ortam hazırlamak bu tip liderliğin sağladığı kazançlardan sayılır.
Obradoviç burada da kendisini gösteriyor. Aslında aşırı detaycı ve mükemmelliyetçi bir koç olmasına ve istediklerini yapmayanlara çok öfkelenmesine rağmen oyun sırasında bazı oyuncularını istediklerini yapma(özellikle ofansif yönde) konusunda tamamen özgür bırakabiliyor. Onların kararlarına ve yeteneklerine çok güvendiğini ve maçın kritik anlarını zaman zaman bu şekilde geçmenin çok avantajlı olabildiğini söylüyor.
Sürükleyici stil: Yüksek performans standartları koyan ve ekip üyelerine kendini örnek olarak gösteren liderlerin kendi kendini motive eden ve işinin ustası çalışanlar üzerine oldukça olumlu etkileri vardır. Obradoviç basketbol’e aşık ve bu oyunun içinde yer alan tüm kişilerin mükemmel olmasını isteyen yani çıtayı hep daha yukarı koyan bir karaktere sahip. Ağzından “çok iyiydik” lafını duysanız bile biliyorsunuz ki sonra mutlaka “ancak daha da iyi olmalıyız” cümlesi çıkacaktır.
Geçenlerde bir röportajında kendisinin neredeyse 7/24 basketbolle yatıp kalktığını ve oyuncularına da eğer çok iyi olmak istiyorlarsa aynısı yapmaları gerektiğini söylediğini ifade etmişti. Zaten birçok şampiyonlukları olan bir efsane olduğu için oyuncuları tarafından örnek alınmaması söz konusu değil.
Yönlendirici stil: Bu stil, işle ilgili görevlerden çok kişisel gelişime odaklanır. Çalışanlar zayıf yönlerinin farkındaysa ve gelişmek istiyorlarsa bu stil çok işe yarar. Ancak değişime direnen bir ekipte bu stil altında herkes mutsuz olabilir. Obradoviç’in çok kritik anlarda genç oyunculara güvendiğini ve onları oyuna soktuğunu duymuşsunuzdur. Çünkü oyunun bu anlarında öğrenme ve gelişme fırsatının tavan yaptığını söyler. Ayrıca yaz aylarında kısa bir tatilden sonra özellikle gençler başta olmak üzere tüm oyuncularını antremana alır ve onların gelişimiyle bizzat ilgilenir. Sonuçlara baktığınızda, koç ile çalışan her oyuncu mutlaka gelişiyor ve başka bir oyuncu oluyor. Örnek; Melih diye çok yetenekli bir oyuncu var. Bu arkadaşımız sadece çok iyi şut sokan ve tek taraflı bir basketbolcü iken, Obradoviç’in altında aynı zamanda iyi defans yapan bir basketbolcü olma yolunda hızla ilerliyor. Yani oyunun her iki tarafını da artık iyi düzeyde oynayabiliyor. Bu gelişimi sağlayan da tabi ki Obradoviç’in yönlendiriciliği.
Yakınlık sağlayıcı stil: Yakınlık sağlayıcı liderin en büyük özelliği, “önce insan gelir” yaklaşımıdır. Bu stil özellikle ekip içi uyumu sağlamak ya da ekip üyelerinin morallerini yükseltmek için kullanışlıdır. Bu stili de sık sık kullanan Obradoviç’i maçlarda kendisine tezahürat yapan seyirciyi her zaman parkede oynayan veya kenarda oturan oyuncularına yönlendirdiğine tanık oluyorum.
Ayrıca bir galibiyet sonrasında mutlaka oyuncularını takdir ediyor ve kendisini hiç ön plana almıyor.
Bunun dışında maç ve özel hayat ilişkileri çok farklı. Maçlarda genellikle sinirli ve öfkeli iken, maç dışında hepsinin arkadaşı, abisi, babası vb. gibi davranabiliyor.
Güven verici stil: Bu stil “benimle gel” yaklaşımını uygular. Ekip için büyük hedefi açıklar ancak insanlara bu hedefe ulaşmak için kendi araçlarını ve çalışma tarzlarını seçme özgürlüğü sunar. Obradoviç takımının bu yıl hedefi olan Avrupa’da ve Türkiye’de şampiyonluk hedefi için “her zaman iyi oyuncu olmak, daha seçkin olmak sizin elinizde, sadece idmanlarda değil idman dışında da özel çalışmalar yapabilirsiniz. Benim tüm kaynaklarım bu isteğinizin emrinde ve dilerseniz her türlü desteği veririm” diyor.
Kısaca arkadaşlar başarı kendiliğinden gelmiyor. Çalışmak önemli ama önce farkındalıklarımızı arttırmamız lazım. Bence yukarıdaki liderlik/koçluk stillerini de dikkate almamız çok faydalı olacaktır.
Comments