İşler yolunda gittiğinde, lider pek dikkat çekmez. Yaptıkları ya da yapmadıkları çok fazla göze batmaz. Keza küçük hataları ve eksiklikleri de kimsenin umurunda olmaz.
Bir futbol takımı o sezon şampiyonluğu neredeyse garantilemiş ise, antrenörün verdiği taktikler, kimleri oynatıp kimleri kenarda beklettiği yönetimin umurunda değildir. Zaman zaman yaptığı bazı ters çıkışlar, davranışsal hatalar büyük ölçüde hoş görülür. Öyle ki, taraftar adeta ona kalkan olur, laf söyletmez.
Şirketlerde de durum aşağı yukarı böyledir. Yıllık planda söz verilen, bütçelenen rakamlar tutuyor ve hatta şu yada bu sebeple geçiliyor durumdaysa, yıl sonunu beklemeden ortalıkta bir bahar havası esmeye başlar ve o yıl yapılan saçma sapan işler, yanlış yatırımlar veya misal çalışan bağlılığında üç beş puan düşüşler olması filan, patronlar veya şirket yönetim kurulu tarafından görmezden gelinebilir.
Oysa kriz kapıdan girdiği andan itibaren işler tamamen tersine döner…
Nasıl ki, bir futbol takımı art arda 3-4 hafta maç kaybettiğinde ilk şimşekler teknik direktörün üzerinde geliyorsa, şirketlerde de kızgın gözler derhal tepe yönetimine çevrilir.
Türk yöneticilerin sayısının, bugün dünyanın birçok başarılı şirketindeki tepe pozisyonlarında giderek artıyor olması rastlantı değildir. Gurur verici bu tablonun en büyük nedenlerinden birisi, Türkiye’de son 30 yılda gereğinden çok kriz yaşanmış olması ve bu krizlerden pek çok ders çıkarılmış olmasıdır şüphesiz.
Şirketlerin ve genel olarak iş dünyasının derinden etkilendiği bu krizlerde Türk şirketleri pek çok zorluk yaşadılar ve kıra döke de olsa, bu zorlukların üstesinden geldikçe her krizden - batmış olanlar hariç elbette – biraz daha güçlenerek çıktılar. İşte bu krizlerden öğrenerek ve ders alarak geçen Türk yöneticiler de, bugün sadece ülkemizin değil global dünyanın da yeni gözdeleri haline geldi.
36 yılını profesyonel hayatın çeşitli kademelerinde geçirmiş biri olarak bütün bu krizlerde insan davranışlarını ve çalışanların kriz döneminde liderlerinden beklentilerini incelemek benim için özel bir ilgi alanı olmuştur.
Gözlemlerim ve kanaatlerim doğrultusunda kriz döneminde şirket çalışanlarının liderlerinden ne beklediklerini şöyle sıralayabilirim. Tabii ki bir kriz anında ilk akla gelen kendi durumumuzdur. İnsanlar krizlerde önce kendilerini, sonra etrafını, ülkesini ve tüm dünyayı düşünürler ki, bu da son derece doğaldır. Dolayısıyla birinci beklentiyi diğerlerinde ayrı tutmak daha mantıklı olacaktır.
1) BANA NE OLACAĞINI SÖYLE, İŞİMİ KORUMAMI SAĞLA !
Hemen arkasından gelecek olanlar ise;
2) AÇIK VE NET KONUŞ, LAFI DOLANDIRMA!
3) ŞİRKETİN ÖNGÖRÜLERİNİ VE SENARYOLARINI BİZİMLE PAYLAŞ!
4) MORAL VE MOTİVASYON MESAJI VER, MORAL BOZMA!
5) YAPTIKLARINI VE YAPACAKLARINI DÜZENLİ OLARAK ANLAT!
6) DERS ALDIYSAN BUNLARI PAYLAŞ!
7) SAKIN KRİZİN SUÇUNU BİRİLERİNE ATMA!
8) BİZİ BİLGİYE BOĞMA, BİLGİSİZ DE BIRAKMA !
9) TAKDİRE HER ZAMANKİNDEN ÇOK İHTİYACIMIZ VAR, ESİRGEME !
10) ROLLERİ VE SORUMLULUKLARI PAYLAŞ, EKİP OLARAK ÇALIŞALIM !
11) GÜÇLÜ VE KARARLI OLDUĞUNU HER FIRSATTA GÖSTER !
12) TUTARLI OL, SÜREKLİ KARAR DEĞİŞTİRME
13) ESKİSİNDEN DAHA ÇOK SOR VE DİNLE !
Koşullar olumsuz yönde değişse ve işler beklenenin tersi yöne doğru gitse de, etkin ve başarılı liderlerden yukarıdaki konularda beklentiler, hem de artarak devam edecektir. Sadece kriz anında değil, bu beklentilerle uyumlu liderlik davranışı göstermenin her dönemde çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Bugünlerde içinden geçtiğimiz Korona dönemi yakın bir gelecekte azalarak, ümit ediyorum ki bir süre sonra da etkisini tamamen kaybedecektir. Ama yazımın başında değindiğim gibi Türkiye bir krizler ülkesi, sırada ne zaman ve hangi ‘’kılık’’ta bir kriz olduğunu bilmiyoruz.
Ama iyi liderlere her zaman ihtiyaç duyacağız…
Comments